On bin yıllık aşk deneyimi
Çiçek Dağı’ndan birdenbire karışacağız sonsuza
ellerimizden kopup giden
bir tutam tat bile olsa
Hemera’nın ateşi kadar harlı
ve mutlaka dudakları nemli bir step aşkı olsun
onbinlerce yıllık anılarda
ister
Hacıbektaş-ı Veli gibi vurgun
Seyfe Gölü kadar pürüzsüz ve parlak olsun yazılanlar
ister küfürler edilsin
lanetler haykırılsın ardımızdan
höyüklerde dinlenen iskeletlerin ısısı uyarıyor
mağaralarda titriyorum şehvetler öncesi
ekmeğini lorla katıklayan çoban gibi
tek başımayım ata toprağında
çekiliyorum, ağır ağır dağılıyorum tarihe
köhne bir çite tutunuyorum
yaşamın varlığı dünyaya emanet
gün geliyor daralıyorum gölgemsi
maceralarla, söylentilerle uzaklaşıyorum ışıklardan
dostum! Altın başaklar kadar nazik bir can bu
kum saatini geciktirir bu infaz
hep tadımlık mı... hep özlemek mi var serde?...
Cem Güneş