Şair Sırrı Hanım
Uzaklardaki bir okulu düşünüyorum
bir tren yolu anımsıyorum
yanı başındaydı sanki okulumuzun
öte tarafındaki düzlükte tren yolunun
atlar yarışıyordu
sınıfımız da oraya bakıyordu
ben de oraya bakıyordum
önü güllerle süslü evler vardı Eski Ofis’te
pazar günüyse sinema günüydü, al yanakları çocukların
uzunca bir bahçe anımsıyorum ana caddeye doğru
pembe-gri bir bina ve
borozan çaldığım beyaz üniformalı bandomuzu
Şair Sırrı Hanım?
nerden düştün anılarıma birden
ne kadar büyümüş olsak da
belki de hiç uzaklaşmamışız senden!
yıl 1973-74
ikinci katta bir sınıfta, pencere kenarında
gözlerim kara tahtada
kulaklarım sende öğretmenim
‘‘Cem, oğlum sen kalk tahtaya’’ ‘‘Cem!.. sayar mısın ilçelerimizi?’’
- Ergani, Çüngüş, Lice...
‘‘çocuklar yardım edelim mi arkadaşınıza?’’
yüreğim buruluyor hem de çırpınıyor
yaslarda mıyız yoksa
soğuktan mı donukluğum
uzaklardaki o çileli kenti düşünüyorum şimdi
pırıl pırıl bir güneş doğuyor Dicle üzerinde
Dağ kapı, Mardin kapı, Urfa kapı
açık hava müzesi bu kent, halen dimdiktir surları
kapımı çalıyor bir dost, dışarıda kar yağıyor
dost memleketten türküler söylüyor bana
yıl 1973-74
bir tren yolunun yanında okulumuz, anımsıyorum
ikinci katta, merdivene en yakın sınıfımız
beyaz üniformalı bir de bandom
hep beraber marşlar söylüyoruz
Cem Güneş