Storlien




Storlien



Onlarca kadın gülüyor bana

rengarenk yırtık giysiler içinde

sanki yüzlerce, binlerce, yüzbinlerce

okunmuş sararık kitaplar gibiler

yorgun balıkçı sanki şansını deniyor

hareket ediyor göğüsler

oysa ben uzaklardayım tek başıma

duygular pekmez tortusu

duygular uzak ve sanki içbükey tanısı

duygular dağda kar fırtınası

ve iyi bilirim

hıncımızmışçasına

geçitteki krallığa atfedercesine

yükseklerdeydi o küçük sınır kapısı


eski bir pınar donmuş Meroker’de

soğuğu sızlıyor kaburgalarımda

okunmuş kitaplar bana eski noellerden anlatıyor

beyaz ormanda tavşanla!

küçük Linda’nın dostluğunu

beni anlamayan Lapon aryaları söylüyor

dinlemiyorum oysa

yükseklerde o sınır kapısına yaklaşıyoruz

türküler yankılanıyor kulaklarımda

noel çoktan bitti

pentikost yortusudur yaklaşan


kulağımdaki o koyu kahverengi radyo tiyatrosunu

Beyaz Yılan rock grubunun

Uranüs’e iniş yaparmışçasına apansızlığını

kadınları değil, on yılda bir duyduğum o heyecanlarını

dağları değil, yalnız kulübelerini

köleliği değil, karayeli, özgürlüğü, yaratmayı, sevmeyi

okunmuş o sevgili kitapları okumayı seviyorum, doya doya


Storlien istasyonunun yaşlı kadın kondüktörü

alay ediyor benimle,

‘‘senin trenin sabah erkenden geçti gitti’’

‘‘sen kaçırdın yine’’

oysa ben ‘hep trenlerin geceleyin kalkanını sevdim’

diyorum içimden

gece kalkan trenlerde tanıştım

nice anıların şöleni şu gurbetle

geceleri bekledim bu trenleri

onlarca alaycı, çıtkırıldım, ipe sapa gelmez

ama pek de cesur kadının heyecanına

gün geldi onlarda vardım


oturuyorum Canon Bar’da şimdi

Veronica teyze; ‘‘bir kahve daha verir misin?’’

tipi iniyor kemanın tellerine

kapılar gıcırdıyor, mavi anemonlar donuk

yükseklerdeki sınır kapısından az ileride

ellerimin arasına alıyorum avare başımı........


Cem Güneş